Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Askerleri kırsaldan şehirlere alalım komutanım
JANDARMA ÖZEL HAREKAT - JÖH Türk Milleti çalışkandır. Türk Milleti zekidir. Beyaz Kurt ve Edizz'A , Jandarma Özel Harekat Bir ölür, bin diriliriz İman edin, bin yıl daha bu coğrafyadayız... Hele bir şimdi söylediklerimi bir kenara not edin Belki lazım olur bir gün , belki değil, net kesin İstikbalse söz konusu Türk
Kafkasyalılar, tıpkı bir sevgiliye yazar gibi hançerleri için aşk şiir­leri yazar, adeta sevgiliyle buluşmaya gider gibi savaşa giderlerdi. Dünyanın en güzel insanları olduğu söylenen bu esmer halk için savaşmak hayatın ta kendisiydi. Hançerleriyle yaşar ve yine han­çerleriyle ölürlerdi. Cenk etmek onlar için nefes almak gibiydi. Amentüleri
Reklam
Yalınayak bir çocuk koşuyor caddede Buğdaysı sesiyle öğleyi ürpertiyor Sarı duvar diplerinde köpekler uyuyan Yağ kokularıyla baygınlaşan öğleyi titretip Arnavut kaldırımlı sokaklara dalıyor. Yanık yüzlü kısa saçlı Çatlak topuklu bir çocuk
Sayfa 28 - YKY
Ve o otobüsü gördün. Kadın terzinin üniversite öğrencisi oğlunu alıp Yongam'da yaşayan kardeşinin evine gittiği güneşli bir bahar günüydü. Öğle vakti birden işin kalmayınca ne yapacağını bilmeden yolda yürürken gözüne o otobüs çarptı. Otobüsün camlarının altına asılmış uzun beyaz pankarta mavi keçeli kalemle yazılmış "SIKIYÖNETİM
Sayfa 121 - 5. Bölüm Gecenin Göz Bebekleri - Fabrika İşçisi Kız, 2002Kitabı okudu
Ve bu canım çocuklar Tanrıyı dünya cennetinden kovmuşlar Tanrı iş aramaya gidiyor fabrikaya Hem kendine hem yılanına iş Ama fabrika yok ki artık dünyada Ne mi var Bereketli bir toprak yalnız Babacan bir ay Herkese açık bir deniz Güler yüzlü bir güneş Tanrı kalıyor mu sana ortada Sürüngeniyle birlikte Kalır ya Zamana ayak uydurmazsa.
İblisle boğuşma kısmı...
Temel Çavuş, ertesi sabah tan yeri atarken kırmayı duvardan alarak biraz avlanmak üzere kırlara açıldı. Hava oldukça serindi. Kuru otların üzerinde artık pırlanta iğne başlarına benzeyen milyonlarca çiy tanesi yerine gümüş kırağı serpintileri yatıyordu. Çifteye tavşan saçmasıyla doldurulmuş fişekler sürmüştü. Buralarda ondan daha okkalıca av
Sayfa 78 - Tekin YayıneviKitabı okudu
Reklam
Şükür
Değdiği yeri köz gibi yakan güneş tam tepededir. Irgat adı altındaki birtakım insanlar değil, paçavra yığınları bekle­mekten usanir. Birden deli bir sağanak . . . Ortalık sel sele gi­ der. Ardından güneş. Tırnağına kadar sırılsıklam paçavra yı­ğınlarından dumanlar tütmeğe başlar. Peygamberler kitaplar dolusu sabır getirmiştir Allah adına!
Sayfa 173Kitabı okudu
Nisan Yüzlü Sevgilim
Sana söyleyecek bir şeyim kalmadı. Artık hiçbir cümleyi tamamlayacak gücüm yok. Belki utanç, belki yılgınlık bütün kelimelerimi alıp götürüyor. Böyle zamanlarda hayat, saçları kökünden kazınmış müntehir bir travestinin bileklerinden sızan sırnsıcak kandır, kimsenin el süremediği. Şimdi ucuz bir otel odasının küçücük tuvaletine sıkışmış bir hayatın
TÜRK'ÜN TÜRKTEN BAŞKA DOSTU YOK
Mümkün değil. Ne yapacaklarını düşünürken yanlarına genç bir adam yanaştı; harıl harıl çalışmaları, rıhtıma ayak bastıkları andan beri Büyükhanım’ın dikkatini çekmiş olan erkeklerden biri. Yağız delikanlılar, güçlü kuvvetli erkeklerdi bunlar, aralarında orta yaşlılar gibi bıyığı bitmemiş çocuklar da vardı ve etraflarına dağıttıkları yardım gibi
Sayfa 489 - TimaşKitabı okudu
Nisan Yüzlü Sevgilim
Sana söyleyecek bir şeyim kalmadı. Artık hiçbir cümleyi tamamlayacak gücüm yok. Belki utanç, belki yılgınlık bütün kelimelerimi alıp götürüyor. Böyle zamanlarda hayat, saçları kökünden kazınmış müntehir bir travestinin bileklerinden sızan sımsıcak kandır, kimsenin el süremediği. Şimdi ucuz bir otel odasının küçücük tuvaletine sıkışmış bir hayatın
Reklam
Kaçan ufuklardır, kovalayan ben Güneş parmaklarımı topluyor tel örgülerden Hep böyle acılar mı emzirecek yüreğimi Sesimin yerlilerinden bulutlar tutmuş Çekip götürmek istiyor dağlara doğru Bulutlar sarhoş Bense hep arkama bakıyorum ay doğarken İçimde ileriye dönük bir korku Çiçekler, güvercinler, hilal yüzlü çocuklar Düşlerim buğu buğu
Sayfa 107
Fakat onsuz da, başka insanlarla da burası yine güzeldi. Pazar günleri buraları dolardı. Rum kızlarının fistanlarını rüzgâr alır giderdi. Denizin yüzünde kulaç atan ince yüzlü çocuklar bulunurdu. Güneş derimi yakıyor. Hava göğsümü elliyor. Su bacaklarımı yalıyor. Hayırsız Adalar, Bozburun, dağdaki duman, yelkenli ve ay, kayalar ve yeşil, çocuk çamlar etrafımı sarmışlar. Bu manasızlığın ortasında, önce herkesi, sonra -sevgilim bilhassa seni— düşünüyorum. Onlarsız ve sensiz hiçbir şeyin manası yok. Âşığım da onun için.
22 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.